Amerika Birleşik Devletleri’nde Yapay Zekâ İstihdamı Sarsabilir: 100 Milyon Pozisyon Risk Altında

Yapay zekâ teknolojilerindeki hızlı ilerleme ve otomasyonun yaygınlaşması, Amerika Birleşik Devletleri’nde önümüzdeki on yıl içinde yaklaşık 100 milyon işin kaybedilebileceği uyarılarını gündeme getirdi. Bu senaryo, sadece düşük vasıflı işlerde değil, beyaz-yaka ve beyaz-yaka yanı işlerde de köklü bir dönüşüm olacağını işaret ediyor. Raporlara göre yapay zekâ ve robotik otomasyonun etkisine en açık iş kolları arasında lojistik, müşteri hizmetleri, üretim hattı işler ve ulaşım yer alıyor. Örneğin kamyon şoförlüğü, depo işi, çağrı merkezi temsilciliği gibi alanlarda yüzde 40-50’nin üzerinde iş kaybı öngörülüyor. Bu durum yalnızca ücretleri değil, iş güvenliği ve kariyer planlarını da doğrudan etkiliyor. Aynı zamanda yapay zekânın sadece işten çıkarma değil, iş tanımlarını değiştirme, görevlerin yeniden şekillenmesi, çalışanlardan daha farklı beceriler beklenmesi yönünde de baskı oluşturduğu belirtiliyor. Böylece iş gücünün “yeniden eğitilmesi”, “yeniden konumlandırılması” gibi stratejiler daha fazla önem kazanıyor. Bu dönüşüm süreci, ekonomide yalnızca istihdam tarafını değil tüketim, ücret düzeyi, toplumsal eşitlik ve üretim yapısını da etkileyebilir. İşini kaybeden ya da dönüşüme uyum sağlayamayan kişiler açısından gelir kaybı ve sosyal güvenlik yükleri artabilir. Öte yandan şirketler için yapay zekâya geçiş, verimlilik avantajı ve maliyet kontrolü anlamına gelirken; bu da iş gücü piyasasında ciddi yapısal değişimler yaratabilir. Türkiye gibi sanayileşme ve dış ticaret açısından güçlü ülkeler için bu gelişmeler, iki yönlü fırsat ve risk barındırıyor: Bir yandan yapay zekâ altyapısı ve üretim teknolojilerine yatırım artışı söz konusu olabilir; diğer yandan yerli iş gücü dönüşümü ve yeni yetkinlikler kazanma zorunluluğu doğuyor. İklimlendirme, pompa-tesisat, soğutma-ısıtma gibi geleneksel sektörlerde de yapay zekâ destekli otomasyonun etkileri izlenmeli. Yapay zekâ teknolojilerinin iş gücü üzerindeki etkisi kaçınılmaz görünüyor. Bu süreçte hem bireylerin beceri geliştirmeye odaklanması hem de şirketlerin ve hükümetlerin dönüşüme hazırlıklı olması büyük önem taşıyor. “100 milyon işin risk altında” ifadesi abartılı gibi görünse de; sürecin yönünü belirlemek için şimdiden adımlar atılması gerekiyor.